Deniz
New member
Türk Telekom Arıza Ekibi Hafta Sonu Çalışıyor mu? (Yoksa Cumartesi Onlar İçin de Bir Tatil Günü mü?)
Selam dostlar!
Kahvemi elime aldım, internet yine bir gidip bir geliyor, sinir katsayım 2000’e dayanmış durumda. Bu noktada aklıma gelen o meşhur soru: “Türk Telekom arıza ekibi hafta sonu çalışıyor mu, yoksa ben pazartesiye kadar dua zincirine mi katılayım?”
Biraz araştırdım, biraz gözlem yaptım, biraz da komşuların deneyimlerine kulak verdim. Fakat gördüm ki bu konu sadece “teknik servis gelir mi gelmez mi” meselesi değil. Kadınlar ayrı düşünüyor, erkekler ayrı yorumluyor. Kimisi diyor “Cumartesi günü geldiler, helal olsun adamlara.” Kimisi diyor “Pazar günü kabloya kimse dokunmaz, bekleme.”
O halde gelin, bu forumda biraz sohbet havasında, biraz da mizahi bir dille bu meseleyi farklı bakış açılarından irdeleyelim. Belki Türk Telekom’dan biri de gizlice okuyordur, ne dersiniz?
---
Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı: “Kardeşim, Sistem Böyle Çalışıyor!”
Erkek forumdaşlar konuyu genelde bir mühendis titizliğiyle ele alıyor.
Veri, prosedür, algoritma, çağrı merkezi kayıtları…
Bir erkek için mesele duygusal değil; tamamen sistematik bir analiz süreci.
Bir örnek:
> “Hocam, Türk Telekom’un 7/24 teknik destek hattı var. Ancak saha ekipleri hafta içi 08.00–17.00 arasında aktif çalışıyor, acil arızalarda nöbetçi ekip devreye giriyor. Bunu sisteme girersen orada zaten yazar.”
Bu cümleleri okurken birçoğumuzun gözünde gözlük takmış, çayını yudumlayan bir “veri uzmanı forumdaş” beliriyor değil mi?
Erkeklerin yaklaşımı genelde şu şekilde özetlenebilir:
1. “Hafta sonu çalışıyorlar ama sınırlı personelle.”
2. “Arıza tipi önemli: Genel sistem arızasıysa müdahale edilir, bireysel hat arızasıysa bekle.”
3. “Hafta sonu gelen ekipler taşeron olabilir.”
Yani olay net: erkekler için her şey prosedüre, düzenli kayıt sistemine ve teknik altyapıya dayanıyor.
Bir de “Kardeşim ben geçen sene pazar günü aradım, pazartesi geldiler, sistem öyle.” diyerek olayı kapatanlar var. Onlara göre hayat Excel tablosu gibi: hücre doluysa işlem var, boşsa bekle.
---
Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yaklaşımı: “Hafta Sonu Çalışmıyorlarsa Yazık!”
Kadın forumdaşlar konuyu sadece “teknik hizmet” olarak görmüyor; bir empati penceresinden yaklaşıyor.
Bir arkadaş şöyle yazmıştı:
> “Cumartesi günü çocuklar uzaktan eğitimdeydi, internet gitti. Arıza kaydı açtım, kimse gelmedi. Ekipleri suçlamıyorum ama keşke hafta sonu nöbetçi sistem biraz daha aktif olsa.”
Bir başkası eklemişti:
> “O ekipte çalışan insanlar da dinlenmek ister elbet ama bu çağda internetsiz kalmak da sosyal izolasyon gibi bir şey oldu.”
Kadınların yaklaşımı, sistemin insana dokunan kısmına odaklanıyor.
Onlara göre mesele sadece “kablo onarımı” değil; bilgiye erişim, eğitim hakkı, iletişim özgürlüğü.
Yani erkek “port yandı mı?” derken, kadın “çocuk ödevini nasıl gönderecek?” diye düşünüyor.
Bu yüzden kadınlar genelde “Türk Telekom’un müşteri memnuniyeti açısından nöbet sistemini güçlendirmesi gerek” diyor.
“Hafta sonu çalışan personel de rotasyonla dinlensin ama kimse internetsiz kalmasın” gibi yapıcı öneriler sunuyorlar.
Kısacası duygusal zeka + toplumsal farkındalık = Kadın forumdaşların vizyonu.
---
Gerçekler Ne Diyor? (Arıza Ekibi Hakkında Net Bilgiler)
Evet, şimdi biraz resmi bilgilere değinelim, forum tarzında ama net şekilde:
- Türk Telekom teknik destek hattı (121 veya 444 1 444) hafta sonu da çalışıyor.
- Ancak saha ekipleri çoğunlukla nöbet sistemiyle görev alıyor.
- Büyük şehirlerde 7/24 aktif ekip bulmak mümkünken, küçük yerlerde pazar günü sadece “acil müdahale” ekipleri devrede.
- Elektrik veya genel altyapı kaynaklı arızalarda müdahale gecikebiliyor, çünkü bazen farklı kurumların koordinasyonu gerekebiliyor.
Yani kısaca:
“Evet çalışıyorlar ama her arızaya değil, her yerde değil.”
Biraz askeri düzen gibi: nöbetçi varsa çözülür, yoksa pazartesi sabah “komutan” rapor ister.
---
Forumdaşların Deneyimleri: “Cumartesi Geldiler, Pazar Telefonu Açmadılar”
Bu konudaki en eğlenceli kısım ise kullanıcı deneyimleri.
Kimi Türk Telekom’u göklere çıkarıyor, kimi kabloyu elleriyle bağlayacak hale gelmiş!
Bakın birkaç klasik örnek:
> “Cumartesi sabahı aradım, öğleden sonra geldiler. Helal olsun dedim. Ama pazar günü aradım, sistem ‘personel uygun değil’ dedi. Dedim tamam, internet kadar umut da gitti.”
> “Ben çağrı açtım, mesaj geldi: ‘Arızanız kayıt altına alınmıştır, en kısa sürede dönüş yapılacaktır.’ O ‘en kısa süre’ sanırım zaman kavramının göreceli olduğunu kanıtladı.”
> “Hafta sonu çalışıyorlar ama bazen lokasyon fark ediyor. İstanbul’da geldiler, köyde arıza hâlâ sırada.”
Bu tür paylaşımlar, aslında hepimizin ortak noktada buluştuğu yer:
Beklemek, sinirlenmek ama yine de umudunu kesmemek.
Çünkü biliyoruz ki, Türk Telekom ekibi bir gün mutlaka o kapıyı çalacak. Sadece o gün cumartesi mi olur, pazar mı, bilinmez!
---
Kadın-Erkek Yaklaşımı Arasındaki Tatlı Çatışma
Bir erkek forumda yazar:
> “Abi veriler ortada, hafta sonu %40 aktiflik oranı var. Yani sistem çalışıyor.”
Kadın hemen cevap verir:
> “O %60 pasiflikte kaç öğrencinin dersi yarım kaldı, biliyor musun?”
İşte burada forumun ruhu devreye giriyor: bilgi + empati.
Bir taraf “çözüm”, diğer taraf “insan” odaklı yaklaşıyor.
Ama sonunda ortak dilek hep aynı:
“Bir daha internet kesilmesin.”
---
Peki, Çözüm Ne Olmalı?
Forumda çoğu kişi şunu savunuyor:
Türk Telekom’un hafta sonu ekip planlamasını daha esnek hale getirmesi gerek.
Nasıl marketler, hastaneler, hatta bazı devlet kurumları 7/24 esasına göre çalışıyorsa;
altyapı hizmeti de “kesintisiz” olmalı.
Bir öneri de geldi geçenlerde:
> “Ekipler vardiya sistemiyle dönüşümlü çalışsın, çalışan da dinlensin ama vatandaş da beklemesin.”
Hatta bir arkadaş daha ileri gidip şunu yazmıştı:
> “Cumartesi günü modem bozuldu, ben değiştirdim. Bence Türk Telekom beni işe alsın, sahada eksik tamamlanır!”
---
Forumdaşlara Sorular!
Sizce Türk Telekom arıza ekipleri hafta sonu tam kapasiteyle çalışmalı mı, yoksa dinlenme hakkı öncelikli mi?
Cumartesi günü gelen bir ekiple kahve içmiş olan var mı aramızda?
Ve en önemlisi: Hafta sonu internet kesilince sizin “arızayı sıfırlama” yönteminiz ne oluyor — dua mı, modem reset mi, sabır testi mi?
Hadi bakalım forumdaşlar, klavyeler ısınsın!
Bu konuyu biraz teknik, biraz toplumsal, bolca da mizahi şekilde tartışalım.
Kim bilir, belki de Türk Telekom yetkilileri burayı okuyup “evet ya, bu forum haklı!” der.
Selam dostlar!
Kahvemi elime aldım, internet yine bir gidip bir geliyor, sinir katsayım 2000’e dayanmış durumda. Bu noktada aklıma gelen o meşhur soru: “Türk Telekom arıza ekibi hafta sonu çalışıyor mu, yoksa ben pazartesiye kadar dua zincirine mi katılayım?”
Biraz araştırdım, biraz gözlem yaptım, biraz da komşuların deneyimlerine kulak verdim. Fakat gördüm ki bu konu sadece “teknik servis gelir mi gelmez mi” meselesi değil. Kadınlar ayrı düşünüyor, erkekler ayrı yorumluyor. Kimisi diyor “Cumartesi günü geldiler, helal olsun adamlara.” Kimisi diyor “Pazar günü kabloya kimse dokunmaz, bekleme.”
O halde gelin, bu forumda biraz sohbet havasında, biraz da mizahi bir dille bu meseleyi farklı bakış açılarından irdeleyelim. Belki Türk Telekom’dan biri de gizlice okuyordur, ne dersiniz?
---
Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı: “Kardeşim, Sistem Böyle Çalışıyor!”
Erkek forumdaşlar konuyu genelde bir mühendis titizliğiyle ele alıyor.
Veri, prosedür, algoritma, çağrı merkezi kayıtları…
Bir erkek için mesele duygusal değil; tamamen sistematik bir analiz süreci.
Bir örnek:
> “Hocam, Türk Telekom’un 7/24 teknik destek hattı var. Ancak saha ekipleri hafta içi 08.00–17.00 arasında aktif çalışıyor, acil arızalarda nöbetçi ekip devreye giriyor. Bunu sisteme girersen orada zaten yazar.”
Bu cümleleri okurken birçoğumuzun gözünde gözlük takmış, çayını yudumlayan bir “veri uzmanı forumdaş” beliriyor değil mi?
Erkeklerin yaklaşımı genelde şu şekilde özetlenebilir:
1. “Hafta sonu çalışıyorlar ama sınırlı personelle.”
2. “Arıza tipi önemli: Genel sistem arızasıysa müdahale edilir, bireysel hat arızasıysa bekle.”
3. “Hafta sonu gelen ekipler taşeron olabilir.”
Yani olay net: erkekler için her şey prosedüre, düzenli kayıt sistemine ve teknik altyapıya dayanıyor.
Bir de “Kardeşim ben geçen sene pazar günü aradım, pazartesi geldiler, sistem öyle.” diyerek olayı kapatanlar var. Onlara göre hayat Excel tablosu gibi: hücre doluysa işlem var, boşsa bekle.
---
Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yaklaşımı: “Hafta Sonu Çalışmıyorlarsa Yazık!”
Kadın forumdaşlar konuyu sadece “teknik hizmet” olarak görmüyor; bir empati penceresinden yaklaşıyor.
Bir arkadaş şöyle yazmıştı:
> “Cumartesi günü çocuklar uzaktan eğitimdeydi, internet gitti. Arıza kaydı açtım, kimse gelmedi. Ekipleri suçlamıyorum ama keşke hafta sonu nöbetçi sistem biraz daha aktif olsa.”
Bir başkası eklemişti:
> “O ekipte çalışan insanlar da dinlenmek ister elbet ama bu çağda internetsiz kalmak da sosyal izolasyon gibi bir şey oldu.”
Kadınların yaklaşımı, sistemin insana dokunan kısmına odaklanıyor.
Onlara göre mesele sadece “kablo onarımı” değil; bilgiye erişim, eğitim hakkı, iletişim özgürlüğü.
Yani erkek “port yandı mı?” derken, kadın “çocuk ödevini nasıl gönderecek?” diye düşünüyor.
Bu yüzden kadınlar genelde “Türk Telekom’un müşteri memnuniyeti açısından nöbet sistemini güçlendirmesi gerek” diyor.
“Hafta sonu çalışan personel de rotasyonla dinlensin ama kimse internetsiz kalmasın” gibi yapıcı öneriler sunuyorlar.
Kısacası duygusal zeka + toplumsal farkındalık = Kadın forumdaşların vizyonu.
---
Gerçekler Ne Diyor? (Arıza Ekibi Hakkında Net Bilgiler)
Evet, şimdi biraz resmi bilgilere değinelim, forum tarzında ama net şekilde:
- Türk Telekom teknik destek hattı (121 veya 444 1 444) hafta sonu da çalışıyor.
- Ancak saha ekipleri çoğunlukla nöbet sistemiyle görev alıyor.
- Büyük şehirlerde 7/24 aktif ekip bulmak mümkünken, küçük yerlerde pazar günü sadece “acil müdahale” ekipleri devrede.
- Elektrik veya genel altyapı kaynaklı arızalarda müdahale gecikebiliyor, çünkü bazen farklı kurumların koordinasyonu gerekebiliyor.
Yani kısaca:
“Evet çalışıyorlar ama her arızaya değil, her yerde değil.”
Biraz askeri düzen gibi: nöbetçi varsa çözülür, yoksa pazartesi sabah “komutan” rapor ister.
---
Forumdaşların Deneyimleri: “Cumartesi Geldiler, Pazar Telefonu Açmadılar”
Bu konudaki en eğlenceli kısım ise kullanıcı deneyimleri.
Kimi Türk Telekom’u göklere çıkarıyor, kimi kabloyu elleriyle bağlayacak hale gelmiş!
Bakın birkaç klasik örnek:
> “Cumartesi sabahı aradım, öğleden sonra geldiler. Helal olsun dedim. Ama pazar günü aradım, sistem ‘personel uygun değil’ dedi. Dedim tamam, internet kadar umut da gitti.”
> “Ben çağrı açtım, mesaj geldi: ‘Arızanız kayıt altına alınmıştır, en kısa sürede dönüş yapılacaktır.’ O ‘en kısa süre’ sanırım zaman kavramının göreceli olduğunu kanıtladı.”
> “Hafta sonu çalışıyorlar ama bazen lokasyon fark ediyor. İstanbul’da geldiler, köyde arıza hâlâ sırada.”
Bu tür paylaşımlar, aslında hepimizin ortak noktada buluştuğu yer:
Beklemek, sinirlenmek ama yine de umudunu kesmemek.
Çünkü biliyoruz ki, Türk Telekom ekibi bir gün mutlaka o kapıyı çalacak. Sadece o gün cumartesi mi olur, pazar mı, bilinmez!
---
Kadın-Erkek Yaklaşımı Arasındaki Tatlı Çatışma
Bir erkek forumda yazar:
> “Abi veriler ortada, hafta sonu %40 aktiflik oranı var. Yani sistem çalışıyor.”
Kadın hemen cevap verir:
> “O %60 pasiflikte kaç öğrencinin dersi yarım kaldı, biliyor musun?”
İşte burada forumun ruhu devreye giriyor: bilgi + empati.
Bir taraf “çözüm”, diğer taraf “insan” odaklı yaklaşıyor.
Ama sonunda ortak dilek hep aynı:
“Bir daha internet kesilmesin.”
---
Peki, Çözüm Ne Olmalı?
Forumda çoğu kişi şunu savunuyor:
Türk Telekom’un hafta sonu ekip planlamasını daha esnek hale getirmesi gerek.
Nasıl marketler, hastaneler, hatta bazı devlet kurumları 7/24 esasına göre çalışıyorsa;
altyapı hizmeti de “kesintisiz” olmalı.
Bir öneri de geldi geçenlerde:
> “Ekipler vardiya sistemiyle dönüşümlü çalışsın, çalışan da dinlensin ama vatandaş da beklemesin.”
Hatta bir arkadaş daha ileri gidip şunu yazmıştı:
> “Cumartesi günü modem bozuldu, ben değiştirdim. Bence Türk Telekom beni işe alsın, sahada eksik tamamlanır!”
---
Forumdaşlara Sorular!
Sizce Türk Telekom arıza ekipleri hafta sonu tam kapasiteyle çalışmalı mı, yoksa dinlenme hakkı öncelikli mi?
Cumartesi günü gelen bir ekiple kahve içmiş olan var mı aramızda?
Ve en önemlisi: Hafta sonu internet kesilince sizin “arızayı sıfırlama” yönteminiz ne oluyor — dua mı, modem reset mi, sabır testi mi?
Hadi bakalım forumdaşlar, klavyeler ısınsın!
Bu konuyu biraz teknik, biraz toplumsal, bolca da mizahi şekilde tartışalım.
Kim bilir, belki de Türk Telekom yetkilileri burayı okuyup “evet ya, bu forum haklı!” der.