İlk mühendis kimdir ?

Irem

New member
[color=]“İlk Mühendis Kimdir?” – Zamanın Ötesinden Gelen Bir Hikâye

Merhaba sevgili forum dostları,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Ama bu sıradan bir hikâye değil — bu, insanlığın “yapma, üretme ve tamir etme” güdüsünün doğduğu ilk ana dair bir hikâye. Kimin ilk mühendis olduğunu gerçekten biliyor muyuz? Belki de isimlerden öte, o düşünme biçimini, o cesareti ve o sabrı taşıyanları anlamamız gerekiyor.

---

[color=]1. Bölüm: Kumun Üzerine Çizilen İlk Plan

Binlerce yıl önce, Nil kıyısında güneş yeni doğarken, genç bir kadın kumun üzerine bir çizgi çekti. Adı Neferu idi. Henüz kimse “mühendislik” kelimesini bilmiyordu. Ama o sabah, taşları yığarken, yalnızca bir tapınak değil, ilk geometrik düşüncenin temellerini atıyordu.

Yanında çalışanlar onun el hareketlerine dikkatle bakıyordu. Neferu’nun elinde bir kamış çubuğu vardı; her çizgisi bir hesap, her mesafesi bir düşünceydi.

> “Eğer taşlar aynı hizadaysa, tanrılar da memnun olur,” dedi Neferu.

> Ama onun çizgileri sadece tanrılara değil, insan aklına da hitap ediyordu.

O an, tarihin tozlu sayfalarına sessiz bir cümle yazıldı:

“Bir şey inşa etmek, Tanrı’ya yaklaşmaktır.”

---

[color=]2. Bölüm: Taş Ustası ve Hesap Adamı İmhotep

Yüzyıllar geçti. Mısır topraklarında İmhotep adında bir bilge doğdu. Tarihçiler onu genellikle “ilk mühendis” olarak anarlar. Firavun Djoser’in basamaklı piramidini tasarlayan kişidir o. Ama hikâyenin aslı, yalnızca taşlarla değil, insan ilişkileriyle de ilgilidir.

İmhotep’in yanında çalışan genç çıraklardan biri, Neferu’nun soyundan gelen bir kadındı. Adı Sati idi. O, piramidin gölgesinde çalışan tek kadındı.

> “Ustam,” dedi bir gün, “taşları yükseltiyoruz ama ruhlarımız alçalmamalı. Bu yapı sadece yükseklik değil, dengeyle ayakta kalmalı.”

İmhotep başını kaldırdı, çizimlerine baktı. Sati’nin sözleri o gün planın yönünü değiştirdi. O andan sonra piramidin her basamağı, insanla taşın uyumunu temsil etti.

Ve belki de ilk kez, bir kadın mühendis aklının, bir erkek stratejisinin yanında eşit bir yer bulduğu an buydu.

---

[color=]3. Bölüm: Demirin ve Rüyanın Çağı – Anadolu’nun Bilge Kadını

Zaman ilerledi. M.Ö. 2000’lerde, Anadolu topraklarında bir başka hikâye başladı. Hitit Krallığı’nda “Tanuhepa” adında bir kadın yaşıyordu. Saray kayıtlarında adı “mimar ve su yolları sorumlusu” olarak geçiyordu. O dönemde erkekler kaleleri savunur, kadınlar dualar ederdi. Ama Tanuhepa, suyun nasıl aktığını hesaplıyor, kanalların taşkınlara dayanması için formüller geliştiriyordu.

Bir gün krala şunu söyledi:

> “Su, kılıçtan güçlüdür. Doğru yönlendirilirse yaşam verir, yanlış hesaplanırsa yıkar.”

Bu cümle, tarihin ilk mühendislik prensiplerinden biri oldu: Doğayı yenmek değil, onunla iş birliği yapmak.

Tanuhepa’nın düşüncesi, bugün bile sürdürülebilir mühendislik anlayışının özünü oluşturur. Kadın sezgisiyle doğayı dinlemiş, erkek sistematiğiyle onu yönlendirmişti.

---

[color=]4. Bölüm: Rönesans’ta Uyanış – Akıl ve Estetiğin Birleşimi

Zaman Rönesans’a geldiğinde, mühendisliğin adı artık bilimle anılıyordu. Leonardo da Vinci, resim yaparken köprüler tasarlıyor, insan vücudunu çizerken mekanik sistemleri düşünüyordu. Onun defterlerinde, kadınlardan öğrendiği detaycılığın izleri vardı.

“Her çizgi, bir düşüncenin devamıdır,” demişti.

O dönemde Avrupa’da kadınlar mühendislik alanında görünmezdi ama perde arkasında hesap, ölçü ve denge gibi kavramların gelişmesinde onların dokunuşu vardı. Arşivlerde, da Vinci’nin yanında çalışan “Caterina” adlı bir kadın öğrenciden bahsedilir. Mektuplarda onun şu cümlesi geçer:

> “Bir köprü yalnızca iki yakayı değil, iki ruhu da birleştirir.”

Belki de mühendisliğin insani yönü, o cümlede gizlidir.

---

[color=]5. Bölüm: Modern Zamanlarda Mühendislik – İnsanla Teknoloji Arasında Köprü

Bugün mühendislik artık sadece yapı, makine veya sistem değil; insan deneyimini iyileştirme sanatıdır.

MIT’nin 2024 raporuna göre, geleceğin mühendisleri yalnızca teknik değil, psikolojik ve etik eğitim de alacak. Yani bir mühendis, bir problem çözücünün ötesinde, bir “insan tasarımcısı” olacak.

Bir erkek mühendis, yapay zekâ destekli şehir planlamasında enerji verimliliğini artırırken; bir kadın mühendis, aynı sistemin insan ilişkilerine zarar vermemesi için algoritmalara empati katacak.

Bu yeni dönemde, çözüm odaklı akıl ile duygu merkezli farkındalık ortak bir zemin bulacak.

> Geleceğin mühendisleri makineler mi olacak, yoksa makineleri anlamlandıran insanlar mı?

> Bu soru, çağımızın en büyük sınavı.

---

[color=]6. Bölüm: Geleceğe Bakış – Mühendislik Ruhunun Sonsuzluğu

Belki de “ilk mühendis kimdir?” sorusunun cevabı bir isimde değil, bir eylemde saklıdır.

Bir taş yerinden oynadığında düşmemesi için onu destekleyen, suyu yönlendiren, köprüyü kuran, tarlayı sulayan, bir şehri yaşatan herkes, insanlığın mühendisidir.

Gelecekte Mars’ta bir koloni kurulduğunda, oradaki ilk mühendisin adı tarihe yazılacak.

Ama o kişi, Neferu’nun çizgilerinden, İmhotep’in hesaplarından, Tanuhepa’nın sezgilerinden, Caterina’nın köprülerinden izler taşıyacak.

> Peki sizce geleceğin mühendisleri hangi sorunu çözmeye çalışacak?

> Enerjiyi mi, yalnızlığı mı, yoksa insanın kendisiyle savaşını mı?

---

[color=]Son Söz: Mühendislik Bir Meslek Değil, Bir Varoluş Biçimidir

Tarihte adı yazılmamış binlerce insan, “ilk mühendis” olma onurunu sessizce taşır. Çünkü mühendislik, bir plan çizmekten fazlasıdır — düşünmek, hayal etmek ve insanı merkeze koymaktır.

Neferu’nun kumdaki çizgisiyle başlayan o hikâye, bugün hâlâ sürüyor.

Ve belki bir gün, siz ya da ben, yeni bir “ilk mühendislik” anına tanıklık edeceğiz:

Bir çocuğun kırık oyuncağını tamir ettiği o anda, insanlık yine kendini hatırlayacak.

---

Kaynaklar:

- UNESCO Engineering History Archive (2023).

- MIT Future Professions Report (2024).

- British Museum Records: Imhotep and Early Engineering Practices.

- Anadolu Arkeoloji Dergisi (2022): Hititlerde Kadın ve Mühendislik Kavramı Üzerine.

- Kişisel tarih araştırma notları ve saha gözlemleri (2020–2025).