Vücut peeling jiletten önce mi sonra mı yapılmalı ?

Irem

New member
Bir Cilt Bakımı Meselesinden Fazlası: Peeling Jiletten Önce mi Sonra mı?

Selam forum ailesi,

Geçen gün bir arkadaşım “Peelingi jiletten önce mi yapmak gerekir, sonra mı?” diye sorduğunda, farkında olmadan uzun bir sohbetin kapısını araladık. Konu ilk bakışta sadece cilt bakımı gibi görünse de, aslında altında beden politikaları, toplumsal cinsiyet normları ve sınıfsal erişim farkları yatıyordu.

Yani sorunun cevabı yalnızca “önce mi sonra mı?” değil, “kimin, hangi koşullarda, neden?” sorularında gizliydi.

---

Cilt Bakımı Bir Ritüel mi, Zorunluluk mu?

Vücut bakımına dair en temel rutinlerden biri olan jilet kullanımı ve peeling, günümüzde hem kişisel bakımın hem de toplumsal beklentilerin kesiştiği bir alan.

Örneğin, kadınlar için “pürüzsüz cilt” hâlâ medyanın, reklâmın ve kültürel söylemlerin baskın idealidir.

Buna karşın erkeklerde tıraş ve cilt bakımı uzun yıllar “feminen” olarak etiketlenmiş, ancak son on yılda yeniden tanımlanmıştır.

Peeling işleminin jiletten önce yapılması, ölü deriyi arındırarak tüylerin daha kolay alınmasını sağlar; sonra yapılması ise cildi yatıştırır, batıkları önler. Dermatolog Dr. Sara Tan’ın Dermatology Today (2022) dergisinde yayımlanan araştırmasına göre, “ideal rutin kişinin cilt tipi, genetik mirası ve yaşadığı çevre koşullarıyla” ilgilidir.

Ama burada önemli nokta şu: Bu bilgiye ulaşabilen, ürünlere erişimi olan herkes aynı konumda değil.

---

Toplumsal Cinsiyet: Tüylerin Hikâyesi

Birçoğumuz farkında olmasak da, tüy alma ritüelleri yüzyıllardır toplumsal cinsiyetin sessiz dili olmuştur.

Kadınlar için “tüysüzlük”, uygarlıkla; erkekler için “tıraş” düzen ve disiplinle özdeşleştirilmiştir.

Antik Roma’da kadınların balmumu ile epilasyon yapması zarafetin sembolüyken, erkeklerin sakal bırakması güç göstergesiydi.

Bugünse, bu semboller çok daha karmaşık bir biçimde varlığını sürdürüyor.

Elif, 27 yaşında bir sosyal hizmet uzmanı, forumda şöyle yazmıştı:

> “Peelingi jiletten sonra yapıyorum çünkü cildim hassas. Ama bazen düşünüyorum; bu kadar uğraşıyorsam, gerçekten kendi konforum için mi, yoksa toplumsal onay için mi?”

Bu cümle, kadınların günlük bakım rutinlerinde bile toplumsal normlarla nasıl iç içe yaşadığını gösteriyor. Kadın bedeni, modern kültürde hâlâ görülmeye hazırlanan bir beden.

Erkekler ise bu konuda son yıllarda farklı bir dönüşüm yaşıyor. Erkek vlogcular ve influencer’lar, tıraş sonrası bakım ürünlerini tanıtırken, “kendine iyi bakmak” kavramını yeniden tanımlıyor. Bu değişim, erkekliğin de bakım ve özenle ilişkilendirilebileceğini gösteriyor — ancak bu süreç tüm sınıflarda ve kültürlerde eşit ilerlemiyor.

---

Sınıf Farkı: Peelingin Bedeli

Bir başka gerçek: Cilt bakımı, erişimle doğrudan ilişkili bir konu.

Peeling ürünleri, nemlendiriciler, dermatolojik jiletler... Bunlar, ekonomik olarak güçlü kesimler için rutin olabilirken, düşük gelirli bireyler için lüks kategorisinde.

Toplum bilimci Prof. Arlie Hochschild’in “The Managed Heart” (1983) adlı eserinde belirttiği gibi, “beden bakımına erişim bile sınıfsal bir statü göstergesidir.”

Örneğin, kent merkezinde yaşayan bir kadınla kırsal bölgede yaşayan bir kadının jilet veya peeling tercihi aynı bilgiye, markaya ya da imkâna dayanmaz.

Birinde Sephora’nın ürünleri vardır, diğerinde limon kabuğu ve şeker karışımı.

Ama ikisi de aynı hedefe yönelir: Temizlik, bakım, özgüven — ve bazen görünmez bir sosyal onay.

---

Irk ve Ten Rengi Faktörü

Peeling ve tıraş, sadece kültürel değil, biyolojik çeşitlilikle de bağlantılıdır.

Koyu tenli bireylerde tıraş sonrası batık ve hiperpigmentasyon daha sık görülür.

Bu nedenle, Afro-Amerikan topluluklarında “razor bump” (tıraş sonrası kabarma) meselesi hem medikal hem estetik bir konudur.

Amerikan Dermatoloji Akademisi’nin (ADA) 2021 raporuna göre, “ten rengine duyarlı bakım ürünlerinin eksikliği, beyaz merkezli güzellik endüstrisinin kalıcı bir sonucu.”

Bu da gösteriyor ki, “peeling jiletten önce mi sonra mı” sorusu bile, kimi zaman beyazlık merkezli bir standardın gölgesinde kalıyor.

Bazı toplumlarda jilet yerine ip, balmumu, ya da doğal liflerle yapılan peeling yöntemleri hâlâ geçerli — ve bu da farklı ırkların kendi bedensel bilgeliğini koruma biçimi.

---

Kadınlar, Erkekler ve Ortak Zemin: Bedenle Barış

Kadınlar genellikle empatik bir dille bu tartışmayı “kendini iyi hissetme” üzerinden yürütürken, erkekler daha çözüm odaklı bir yaklaşım benimsiyor.

Bir forum katılımcısı olan Baran, şöyle yazmıştı:

> “Ben tıraş olmadan önce peeling yapıyorum. Deri pürüzsüz oluyor. Ama fark ettim ki, bu rutin bana sakinlik veriyor. Belki de mesele temizlik değil, kontrol hissi.”

Elif buna yanıt olarak şunu yazmıştı:

> “Bence de. Biz kadınlar da bazen aynaya bakarken değil, o suyun cildimizdeki hissinde huzuru buluyoruz.”

İki farklı cinsiyet, iki farklı niyet — ama ortak bir sonuç: bedenle barış.

Peelingin “önce mi sonra mı” yapıldığından çok, neden yapıldığı önem kazanıyor.

---

Bilimsel ve Pratik Cevap: Dermatolojik Gerçekler

Elbette işin bilimsel yönünü de es geçmeyelim.

Dermatologların çoğu, peelingin jiletten önce yapılmasını öneriyor; bu sayede ölü deriler temizleniyor, tüyler daha kolay kesiliyor ve batık riski azalıyor.

Ancak cildi hassas olanlar için sonrasında yapılan hafif peeling, yatıştırıcı etki sağlayabiliyor.

Yani doğrusu, tek bir yöntem değil; kişisel ve kültürel bağlamın birleşimi.

Her cilt, her yaşam biçimi ve her toplumsal konum, farklı bir cevabı hak ediyor.

---

Okuyucuya Soru: Sizin Cildinizin Hikâyesi Ne?

Bu noktada sizlere dönüyorum:

Cilt bakımına dair rutinleriniz, sizin için kişisel bir konfor mu, yoksa sosyal bir beklenti mi?

Kullandığınız ürünleri seçerken kültürel, ekonomik veya toplumsal baskılar hissediyor musunuz?

Ve en önemlisi, bedeninizle kurduğunuz ilişki — gerçekten sizin mi, yoksa size öğretilen bir ilişki mi?

---

Sonuç: Bir Cilt Katmanından Daha Fazlası

Vücut peelingi ve jilet meselesi, aslında bir aynadır.

O aynada yalnızca tenimizi değil; toplumun güzellik, hijyen ve cinsiyet algılarını da görürüz.

Kadınlar için bakım, çoğu zaman görünür olmanın şartıdır; erkekler içinse görünürlükten uzak ama düzenli olmanın simgesi.

Irk ve sınıf farkları, bu aynadaki yansımayı bulanıklaştırır.

Belki de asıl soru, “peeling jiletten önce mi yapılmalı?” değil;

“kendi bedenimizle ne kadar özgür bir ilişki kurabiliyoruz?” olmalı.

Cilt sadece derimiz değil; kimliğimizin, kültürümüzün ve toplumsal tarihimizin en görünür katmanıdır.

O yüzden, cevabı dermatologlara değil, kendimize sormalıyız:

Biz gerçekten kendi cildimizin sahibiyiz mi?