Deniz
New member
“Oyan” Ne Demek TDK? Bir Kelimenin Peşinde Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet
Selam dostlar,
Bugün biraz kelimelerin dünyasına dalmak, ama orada sadece anlam değil, insana dair izleri de bulmak istiyorum. “Oyan” kelimesiyle karşılaştım geçenlerde. TDK’ye baktım: oyanmak, oya işlemek, süslemek, bezemek, incelikle bir şey yaratmak… Ama düşündüm; ya biz bu kelimenin içindeki emeği, sabrı, duyarlılığı sadece bir “iş” olarak mı görüyoruz, yoksa bir “değer” olarak mı?
Bugün size sadece bir kelime sormuyorum.
“Oyan ne demek?” değil, “Oyan olmak ne demek?” diye soruyorum.
Belki de bu kelimenin anlamı, toplumun kadın-erkek rollerinde, görünmeyen emeğinde, eşitlik arayışında saklıdır.
---
Bir Kelimenin Kadın Eliyle Dokunan Hikâyesi
“Oya” kelimesi, Anadolu’nun en zarif el sanatlarından biridir. “Oyan” ise, oya yapan, işleyen, bezeyen kişidir.
Bu kelime tarih boyunca genellikle kadın emeğiyle özdeşleşmiştir. Çünkü o incelikli sabrı, renk uyumunu, estetiği ve duyguyu içinde taşır.
Ama işte tam da burada toplumsal cinsiyet dinamikleri devreye giriyor.
Kadınların emeği, tarih boyunca hep “süs”, “detay”, “ek” olarak görülmüştür. Oya gibi narin ama görünmez...
Oysa oyalarda sadece estetik değil, sessiz bir dil vardır. Kadınlar iğneyle ipliği bir araya getirirken aslında konuşurlar:
Bir renk, bir motif, bir sitem, bir özlem...
Kimi oyalarda “bekleyiş”, kimisinde “umut”, kimisinde “direniş” vardır.
“Oyan” kelimesi, işte bu yüzden sadece bir işin değil, bir varoluşun sembolüdür.
Bir kadın oya işlerken, toplumun sessizce yüklediği rollerle de yüzleşir: “Sabırlı ol”, “güzel ol”, “sus ama zarifçe”.
Oysa o, her ilmikte kendi hikâyesini işler.
---
Erkeklerin Analitik Dünyasında “Oyan”ın Karşılığı
Erkekler dünyasında “oyan” kelimesi genellikle nesnel bir anlam taşır: “Bir işi yapmak, üretmek, sonuca ulaşmak.”
Bir erkek “oymak” derse, ağacı oyar; “işlemek” derse, metali işler.
Ama “oyanmak” denildiğinde, bu kelimenin içinde duygusal bir derinlik, bir incelik barınır — ve bu, erkek dilinde çoğu zaman yer bulmaz.
Oysa günümüzde birçok erkek de artık bu inceliğin farkına varıyor.
Yaratıcılık, sabır, detaycılık — bunların hiçbiri “kadın işi” değil.
Bir yazılımcının kod yazarken, bir marangozun ahşap keserken, bir ressamın tuvaldeki rengi seçerken yaşadığı dikkat de bir tür “oyma”, “oyanma” hâlidir.
Erkekler için bu kelime, “çözüm üretme” ile “anlam üretme” arasında bir köprü olabilir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinde, erkeklerin de bu duygusal alanlara cesaretle yaklaşması gerekiyor. Çünkü “oyan” sadece bir kadının değil, insanın eylemidir.
---
Çeşitliliğin Dili: Oya Gibi Toplum
“Oya” bir motifler bütünüdür; her motif bir başka hikâye anlatır.
Toplum da öyle değil mi?
Bir yanda farklı kimlikler, inançlar, yönelimler, renkler, diller...
Hepsi aynı toplumsal kumaşa işlenmiş farklı ipliklerdir.
“Oyan” olanlar, bu toplumsal kumaşı işleyenlerdir.
Kimimiz eğitimle, kimimiz sanatla, kimimiz adaletle “oya işleriz” toplumu.
Farklılıklar, tıpkı oya motifleri gibi bir araya geldiğinde güzellik doğar.
Ama bir motif eksik olursa, desen tamamlanmaz.
Bu yüzden toplumsal adalet, bir “bütünün güzelliği” meselesidir.
Bir cinsiyetin, bir kimliğin, bir sınıfın emeğini görmezden gelmek, o deseni yarım bırakmaktır.
“Oyan” kelimesinin içindeki anlamı genişletirsek, hepimiz toplumun oya işleyen elleriyiz.
---
Empati, Eşitlik ve Sessiz Emek
Toplumun kadın tarafı genelde duygularla, empatiyle, anlamla yaklaşır meseleye.
Bir kadın, “Oyan ne demek?” diye sorduğunda, belki kelimenin TDK anlamını değil, “bu kelimenin arkasında kimlerin sesi var?” diye düşünür.
Erkek ise çoğu zaman “Neymiş oyan, hangi kökten gelir, ne zaman kullanılmış?” diye analitik yaklaşır.
Ama belki de artık bu iki yaklaşım birleşmeli.
Analitik zekâ ile duygusal farkındalık yan yana gelmeli.
Çünkü toplumun gelişimi, sadece yasa metinlerinde değil, kelimelerin anlamını yeniden inşa etmemizde gizli.
Belki de oya yapan kadınlar, yüzyıllar boyunca sessiz bir toplumsal eleştiri yürütmüşlerdi.
Her motif, “Ben de varım” diyordu.
Bugün biz “Oyan ne demek?” diye sorarken, o sesleri duymaya hazır mıyız?
---
Forumdaşlar, Sizce “Oyan” Kimdir?
Bu noktada size sormak istiyorum dostlar:
Sizce “oyan” sadece bir kelime midir, yoksa toplumun görünmez kahramanlarını temsil eden bir simge mi?
Bir kelimenin cinsiyeti olur mu sizce?
Ya da olmalı mı?
Erkek forumdaşlar, siz hiç bir şeyi “oya gibi” işlediniz mi hayatınızda?
Bir düşünceyi, bir dostluğu, bir inancı sabırla büyüttünüz mü?
Kadın forumdaşlar, sizce “oyan” kelimesi hâlâ üzerinize yapışmış bir yük mü, yoksa bir güç mü?
Belki de cevap hepimizin içinde gizli:
Bazılarımız oya işler, bazılarımız kelimeleri; ama hepimiz bu toplumu bir yerinden “oyarız” aslında.
---
Son Söz: Oyanmak, İnsan Olmaktır
TDK der ki: “Oyanmak – oya yapmak, süslemek, işlemek.”
Ama dilin ötesinde bu kelime bize şunu hatırlatır:
İnsan olmak da bir oya işidir.
Sevgiyle, sabırla, hatalarla, düzeltmelerle dokunuruz birbirimize.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece hak mücadelesi değil, bir oya sabrıdır.
Her iplik önemlidir, her motif değerlidir.
Ve belki de “oyan” dediğimiz, bu dünyayı güzelleştirmek için elinden geleni yapan her bir insandır.
Forumdaşlar,
Sizce kendi hayatınızda neyi “oyuyorsunuz”?
Bir kelimeyle, bir davranışla, bir duruşla hangi motifleri topluma işliyorsunuz?
Belki de hepimiz “oyanız” — farkında olmadan, ama içtenlikle…
Selam dostlar,
Bugün biraz kelimelerin dünyasına dalmak, ama orada sadece anlam değil, insana dair izleri de bulmak istiyorum. “Oyan” kelimesiyle karşılaştım geçenlerde. TDK’ye baktım: oyanmak, oya işlemek, süslemek, bezemek, incelikle bir şey yaratmak… Ama düşündüm; ya biz bu kelimenin içindeki emeği, sabrı, duyarlılığı sadece bir “iş” olarak mı görüyoruz, yoksa bir “değer” olarak mı?
Bugün size sadece bir kelime sormuyorum.
“Oyan ne demek?” değil, “Oyan olmak ne demek?” diye soruyorum.
Belki de bu kelimenin anlamı, toplumun kadın-erkek rollerinde, görünmeyen emeğinde, eşitlik arayışında saklıdır.
---
Bir Kelimenin Kadın Eliyle Dokunan Hikâyesi
“Oya” kelimesi, Anadolu’nun en zarif el sanatlarından biridir. “Oyan” ise, oya yapan, işleyen, bezeyen kişidir.
Bu kelime tarih boyunca genellikle kadın emeğiyle özdeşleşmiştir. Çünkü o incelikli sabrı, renk uyumunu, estetiği ve duyguyu içinde taşır.
Ama işte tam da burada toplumsal cinsiyet dinamikleri devreye giriyor.
Kadınların emeği, tarih boyunca hep “süs”, “detay”, “ek” olarak görülmüştür. Oya gibi narin ama görünmez...
Oysa oyalarda sadece estetik değil, sessiz bir dil vardır. Kadınlar iğneyle ipliği bir araya getirirken aslında konuşurlar:
Bir renk, bir motif, bir sitem, bir özlem...
Kimi oyalarda “bekleyiş”, kimisinde “umut”, kimisinde “direniş” vardır.
“Oyan” kelimesi, işte bu yüzden sadece bir işin değil, bir varoluşun sembolüdür.
Bir kadın oya işlerken, toplumun sessizce yüklediği rollerle de yüzleşir: “Sabırlı ol”, “güzel ol”, “sus ama zarifçe”.
Oysa o, her ilmikte kendi hikâyesini işler.
---
Erkeklerin Analitik Dünyasında “Oyan”ın Karşılığı
Erkekler dünyasında “oyan” kelimesi genellikle nesnel bir anlam taşır: “Bir işi yapmak, üretmek, sonuca ulaşmak.”
Bir erkek “oymak” derse, ağacı oyar; “işlemek” derse, metali işler.
Ama “oyanmak” denildiğinde, bu kelimenin içinde duygusal bir derinlik, bir incelik barınır — ve bu, erkek dilinde çoğu zaman yer bulmaz.
Oysa günümüzde birçok erkek de artık bu inceliğin farkına varıyor.
Yaratıcılık, sabır, detaycılık — bunların hiçbiri “kadın işi” değil.
Bir yazılımcının kod yazarken, bir marangozun ahşap keserken, bir ressamın tuvaldeki rengi seçerken yaşadığı dikkat de bir tür “oyma”, “oyanma” hâlidir.
Erkekler için bu kelime, “çözüm üretme” ile “anlam üretme” arasında bir köprü olabilir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinde, erkeklerin de bu duygusal alanlara cesaretle yaklaşması gerekiyor. Çünkü “oyan” sadece bir kadının değil, insanın eylemidir.
---
Çeşitliliğin Dili: Oya Gibi Toplum
“Oya” bir motifler bütünüdür; her motif bir başka hikâye anlatır.
Toplum da öyle değil mi?
Bir yanda farklı kimlikler, inançlar, yönelimler, renkler, diller...
Hepsi aynı toplumsal kumaşa işlenmiş farklı ipliklerdir.
“Oyan” olanlar, bu toplumsal kumaşı işleyenlerdir.
Kimimiz eğitimle, kimimiz sanatla, kimimiz adaletle “oya işleriz” toplumu.
Farklılıklar, tıpkı oya motifleri gibi bir araya geldiğinde güzellik doğar.
Ama bir motif eksik olursa, desen tamamlanmaz.
Bu yüzden toplumsal adalet, bir “bütünün güzelliği” meselesidir.
Bir cinsiyetin, bir kimliğin, bir sınıfın emeğini görmezden gelmek, o deseni yarım bırakmaktır.
“Oyan” kelimesinin içindeki anlamı genişletirsek, hepimiz toplumun oya işleyen elleriyiz.
---
Empati, Eşitlik ve Sessiz Emek
Toplumun kadın tarafı genelde duygularla, empatiyle, anlamla yaklaşır meseleye.
Bir kadın, “Oyan ne demek?” diye sorduğunda, belki kelimenin TDK anlamını değil, “bu kelimenin arkasında kimlerin sesi var?” diye düşünür.
Erkek ise çoğu zaman “Neymiş oyan, hangi kökten gelir, ne zaman kullanılmış?” diye analitik yaklaşır.
Ama belki de artık bu iki yaklaşım birleşmeli.
Analitik zekâ ile duygusal farkındalık yan yana gelmeli.
Çünkü toplumun gelişimi, sadece yasa metinlerinde değil, kelimelerin anlamını yeniden inşa etmemizde gizli.
Belki de oya yapan kadınlar, yüzyıllar boyunca sessiz bir toplumsal eleştiri yürütmüşlerdi.
Her motif, “Ben de varım” diyordu.
Bugün biz “Oyan ne demek?” diye sorarken, o sesleri duymaya hazır mıyız?
---
Forumdaşlar, Sizce “Oyan” Kimdir?
Bu noktada size sormak istiyorum dostlar:
Sizce “oyan” sadece bir kelime midir, yoksa toplumun görünmez kahramanlarını temsil eden bir simge mi?
Bir kelimenin cinsiyeti olur mu sizce?
Ya da olmalı mı?
Erkek forumdaşlar, siz hiç bir şeyi “oya gibi” işlediniz mi hayatınızda?
Bir düşünceyi, bir dostluğu, bir inancı sabırla büyüttünüz mü?
Kadın forumdaşlar, sizce “oyan” kelimesi hâlâ üzerinize yapışmış bir yük mü, yoksa bir güç mü?
Belki de cevap hepimizin içinde gizli:
Bazılarımız oya işler, bazılarımız kelimeleri; ama hepimiz bu toplumu bir yerinden “oyarız” aslında.
---
Son Söz: Oyanmak, İnsan Olmaktır
TDK der ki: “Oyanmak – oya yapmak, süslemek, işlemek.”
Ama dilin ötesinde bu kelime bize şunu hatırlatır:
İnsan olmak da bir oya işidir.
Sevgiyle, sabırla, hatalarla, düzeltmelerle dokunuruz birbirimize.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece hak mücadelesi değil, bir oya sabrıdır.
Her iplik önemlidir, her motif değerlidir.
Ve belki de “oyan” dediğimiz, bu dünyayı güzelleştirmek için elinden geleni yapan her bir insandır.
Forumdaşlar,
Sizce kendi hayatınızda neyi “oyuyorsunuz”?
Bir kelimeyle, bir davranışla, bir duruşla hangi motifleri topluma işliyorsunuz?
Belki de hepimiz “oyanız” — farkında olmadan, ama içtenlikle…