mRNA Teknolojisinin Kanser İçin kullanmasında İnsan Deneylerine Başlandı! mRNA aşılarının COVID-19’a karşı muvaffakiyetinin akabinde BioNTech, dikkatini kansere çevirdi. Emsal teknolojiyi kullanan yeni tedavilerin fareler üstündeki denemeleri büyük umut vaat ediyor. Ve artık birebir başarıyı gösterip gösteremeyeceklerini görmek için beşerler üzerinde denenmeye başlandı. Çalışmaların sonuçları Science Translational Medicine mecmuasında yayınlandı.
Kelam konusu tedavinin ismi SAR441000 (BNT131). Pfizer-BioNTech aşısı üzere, bedene protein üretme talimatlarını sağlamak için elçi RNA’yı kullanıyor. Bu durumda, bedeni, anti-tümör tesirleri olabilen sitokin ismi verilen proteinler üretmeye teşvik etmeyi umuyorlar. Sitokinler bedende doğal olarak üretilir, lakin daha evvelki araştırmalar, onları tümörlü bölgelerde destek ederek, tümörleri küçültebileceklerini ve hatta onları büsbütün yok edebileceklerini göstermiştir.
Fakat sitokinlerin istenilen alana eklenmesi, duyulduğu kadar sıradan bir süreç değil. Sitokinlerin fazlaca kısa bir yarı ömrü var, toksisiteyi durdururken bedende süratle bozulmalarından dolayı evvelki tedaviler daima uygulama gerektiriyordu. Bu sabit dozlama, bedende toksik sitokin düzeylerine niye olurak, kanser tedavisi olarak incelenmelerini durduran olumsuz tesirler yarattı.
Bunun yerine araştırmacılar, viral vektörler kullanarak sitokinleri direkt tümörlere hedeflemeye çalıştılar, fakat bu, genetik sıkıntılara ve bağışıklık sisteminin istenmeyen müdahalesine yol açtı. Bedeni bu sitokinleri istenen yerde yaratmaya teşvik etmenin, bedende dolaşan ve sıkıntılara niye olan sitokinlerin çok yüklenmesini önlemenin inançlı bir yolu olarak da devreye mRNA terapileri giriyor.
Sitokinleri direkt tümöre kodlayan bir mRNA karışımının eklenmesi ile beden, süratle büyüyen kanser hücresi kütlesini savuşturmaya hazır olan bu sitokinleri büyük ölçülerde geliştirebiliyor. BioNTech, Sanofi ile işbirliği ortasında, bu prosedürü melanomlu 20 fare üzerinde denediğinde, 17 fare, tümörleri 40 gün ortasında tesirli bir biçimde küçültmeye yetecek kadar sitokin üretti.
İki farklı tümör tipine (melanomlar ve akciğer kanseri) sahip farelerde denendiğinde, melanomlara enjekte edilen tedavi onları küçültmeyi başardı, fakat hem de saha dışına çıkarak akciğer tümörlerinin büyümesini de engelledi. Deneyler, yeni tedavinin hedeflenen tümörlere ve yayılmasından kaynaklanabilecek rastgele bir ikincil tümöre karşı da kuvvetli olabileceğini düşündürüyor.
Daha evvelki sitokin tedavileri çoklukla istenmeyen tesirlere sahipti. Lakin bu yeni tedavi, farelerde gözlemlenebilir hiç bir yan tesir bırakmadı.
Farelerdeki muvaffakiyetin akabinde araştırmacılar, süratle insan denemelerine geçtiler. 231 iştirakçiyi içeren büyük bir faz 1/2 denemesi şu anda devam ediyor; Kasım 2020’de yayınlanan 17 hastanın ön bilgileri önemli bir yan tesir görülmediğini söylüyordu. Şimdilik tedavi, öteki tedavilerle birlikte kullanıldığında melanomları ve spesifik katı tümörleri maksat alıyor, lakin araştırmacılar gelecekte diğerlerini da hedeflemeyi umuyor…
Kelam konusu tedavinin ismi SAR441000 (BNT131). Pfizer-BioNTech aşısı üzere, bedene protein üretme talimatlarını sağlamak için elçi RNA’yı kullanıyor. Bu durumda, bedeni, anti-tümör tesirleri olabilen sitokin ismi verilen proteinler üretmeye teşvik etmeyi umuyorlar. Sitokinler bedende doğal olarak üretilir, lakin daha evvelki araştırmalar, onları tümörlü bölgelerde destek ederek, tümörleri küçültebileceklerini ve hatta onları büsbütün yok edebileceklerini göstermiştir.
Fakat sitokinlerin istenilen alana eklenmesi, duyulduğu kadar sıradan bir süreç değil. Sitokinlerin fazlaca kısa bir yarı ömrü var, toksisiteyi durdururken bedende süratle bozulmalarından dolayı evvelki tedaviler daima uygulama gerektiriyordu. Bu sabit dozlama, bedende toksik sitokin düzeylerine niye olurak, kanser tedavisi olarak incelenmelerini durduran olumsuz tesirler yarattı.
Bunun yerine araştırmacılar, viral vektörler kullanarak sitokinleri direkt tümörlere hedeflemeye çalıştılar, fakat bu, genetik sıkıntılara ve bağışıklık sisteminin istenmeyen müdahalesine yol açtı. Bedeni bu sitokinleri istenen yerde yaratmaya teşvik etmenin, bedende dolaşan ve sıkıntılara niye olan sitokinlerin çok yüklenmesini önlemenin inançlı bir yolu olarak da devreye mRNA terapileri giriyor.
Sitokinleri direkt tümöre kodlayan bir mRNA karışımının eklenmesi ile beden, süratle büyüyen kanser hücresi kütlesini savuşturmaya hazır olan bu sitokinleri büyük ölçülerde geliştirebiliyor. BioNTech, Sanofi ile işbirliği ortasında, bu prosedürü melanomlu 20 fare üzerinde denediğinde, 17 fare, tümörleri 40 gün ortasında tesirli bir biçimde küçültmeye yetecek kadar sitokin üretti.
İki farklı tümör tipine (melanomlar ve akciğer kanseri) sahip farelerde denendiğinde, melanomlara enjekte edilen tedavi onları küçültmeyi başardı, fakat hem de saha dışına çıkarak akciğer tümörlerinin büyümesini de engelledi. Deneyler, yeni tedavinin hedeflenen tümörlere ve yayılmasından kaynaklanabilecek rastgele bir ikincil tümöre karşı da kuvvetli olabileceğini düşündürüyor.
Daha evvelki sitokin tedavileri çoklukla istenmeyen tesirlere sahipti. Lakin bu yeni tedavi, farelerde gözlemlenebilir hiç bir yan tesir bırakmadı.
Farelerdeki muvaffakiyetin akabinde araştırmacılar, süratle insan denemelerine geçtiler. 231 iştirakçiyi içeren büyük bir faz 1/2 denemesi şu anda devam ediyor; Kasım 2020’de yayınlanan 17 hastanın ön bilgileri önemli bir yan tesir görülmediğini söylüyordu. Şimdilik tedavi, öteki tedavilerle birlikte kullanıldığında melanomları ve spesifik katı tümörleri maksat alıyor, lakin araştırmacılar gelecekte diğerlerini da hedeflemeyi umuyor…