Kamu bankaları indirim için harekete geçiyor! Gözler özel bankalarda Merkez Bankası’nın siyaset faiz oranlarını yüzde 18’den yüzde 16’ya kadar çekmesi daha sonrası asıl gaye olan ticari kredi faiz oranlarının düşürülmesi için kamu bankaları devreye giriyor. İktisadın en büyük sorunu olan enflasyonun daha da artmaması için tüketici kredilerinde vade kısıtına gidilerek buradaki artışı istemeyen iktisat idaresi siyaset faiz indiriminin ticari kredilere yansıtılarak iktisadın canlandırılmasını hedefliyor. Bu doğrultuda yola çıkan kamu bankaları ticari kredilerdeki indirimin fitilini ateşliyor. Kamu bankalarının bugün ticari kredi faizlerini 2 puanlık indirimle yüzde 18’den yüzde 16’ya çekmesi bekleniyor. Özel bankaların kamu bankalarını takip edip etmeyeceği ise merak ediliyor. Vade kısıtlaması ve iktisat idaresinin siyasetine paralel olarak başta muhtaçlık olmak üzere tüketici kredilerinde ise bir indirim olması beklenmiyor. Hatta faiz oranlarının artacak olması bile mümkün.
MEVDUAT FAİZİ YÜZDE 14’E İNECEK
Perşembe günkü faiz indiriminin akabinde kısa müddet öncesinde yüzde 17.85’e kadar çıkan mevduat faizleri de 1 puan düşmüştü. Fakat bankalar şu anda yaklaşık 680 milyar lira civarındaki gereksiniminin yarısını siyaset faizi olan yüzde 16’dan Merkez Bankası’ndan haftalık repo yoluyla karşılamaya başladı. Geri kalan yarısı da swap metodu ile finanse ediliyor. Vatandaşın döviz mevduatının yüksek olması niçiniyle döviz varlığı çok yüksek olan bankalar, ellerindeki dövizi Merkez Bankası’na verip karşılığında Türk Lirası alıyor.
İKİ DEĞERLİ NOKTA
Faizi piyasa beklentilerinin üstünde 2 puan düşürerek sürpriz yapan Merkez Bankası’nın bilhassa ticari kredilerdeki düşüş ve artan döviz kuru yoluyla ihracata verilen takviye ile ülkeye döviz girdisini artırmayı hedeflediği söz ediliyor. Merkez’in bilhassa yaz periyodunda düzgün giden turizm gelirleri ile pandeminin tesiriyle Uzakdoğu ülkelerinden Türkiye’ye kaydığı söylenen siparişlerin ülkeye döviz girdisini artıracağı beklentisi ortasında olduğu bedellendiriliyor. İktisat idaresinin maksatlarına ulaşması için geriye iki değerli nokta kalıyor. Bunlardan birincisi bankalardaki varlığı 207.2 milyar dolara ulaşan Türk şirketler ve vatandaşın döviz mevduatının daha da yükselmemesi yeni iktisatta dolarizasyonun daha da artmaması. İkincisi ise Türkiye’nin kredi sigortası olan CDS oranının beklenenden daha fazla artması ile bankaların yurtharicinden borçlanma faiz oranlarının mevcut oranlardan yüksek hale gelmesi. Bir büyük bankanın son olarak sendikasyon kredisini eskisine oranla daha düşük faizle çevirmiş olması bu hususta umutları artırıyor. Net kusur noksan kalemindeki artış da ülkeye döviz girişi sağladığı için faiz indirimi siyasetlerini destekliyor. Fakat milletlerarası piyasalarda başta Türkiye’nin ana ithal kalemleri petrol ve doğalgaz olmak üzere emtia fiyatlarının yükseliyor olmasının yanı sıra Halkbank davası ve 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi kararları üzere siyasi gelişmelerin iktisat idaresinin aldığı kararların muvaffakiyete ulaşmasının önündeki en büyük pürüzler olduğu uzmanlarca lisana getiriliyor.
KAYNAK: HABERTÜRK
MEVDUAT FAİZİ YÜZDE 14’E İNECEK
Perşembe günkü faiz indiriminin akabinde kısa müddet öncesinde yüzde 17.85’e kadar çıkan mevduat faizleri de 1 puan düşmüştü. Fakat bankalar şu anda yaklaşık 680 milyar lira civarındaki gereksiniminin yarısını siyaset faizi olan yüzde 16’dan Merkez Bankası’ndan haftalık repo yoluyla karşılamaya başladı. Geri kalan yarısı da swap metodu ile finanse ediliyor. Vatandaşın döviz mevduatının yüksek olması niçiniyle döviz varlığı çok yüksek olan bankalar, ellerindeki dövizi Merkez Bankası’na verip karşılığında Türk Lirası alıyor.
İKİ DEĞERLİ NOKTA
Faizi piyasa beklentilerinin üstünde 2 puan düşürerek sürpriz yapan Merkez Bankası’nın bilhassa ticari kredilerdeki düşüş ve artan döviz kuru yoluyla ihracata verilen takviye ile ülkeye döviz girdisini artırmayı hedeflediği söz ediliyor. Merkez’in bilhassa yaz periyodunda düzgün giden turizm gelirleri ile pandeminin tesiriyle Uzakdoğu ülkelerinden Türkiye’ye kaydığı söylenen siparişlerin ülkeye döviz girdisini artıracağı beklentisi ortasında olduğu bedellendiriliyor. İktisat idaresinin maksatlarına ulaşması için geriye iki değerli nokta kalıyor. Bunlardan birincisi bankalardaki varlığı 207.2 milyar dolara ulaşan Türk şirketler ve vatandaşın döviz mevduatının daha da yükselmemesi yeni iktisatta dolarizasyonun daha da artmaması. İkincisi ise Türkiye’nin kredi sigortası olan CDS oranının beklenenden daha fazla artması ile bankaların yurtharicinden borçlanma faiz oranlarının mevcut oranlardan yüksek hale gelmesi. Bir büyük bankanın son olarak sendikasyon kredisini eskisine oranla daha düşük faizle çevirmiş olması bu hususta umutları artırıyor. Net kusur noksan kalemindeki artış da ülkeye döviz girişi sağladığı için faiz indirimi siyasetlerini destekliyor. Fakat milletlerarası piyasalarda başta Türkiye’nin ana ithal kalemleri petrol ve doğalgaz olmak üzere emtia fiyatlarının yükseliyor olmasının yanı sıra Halkbank davası ve 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi kararları üzere siyasi gelişmelerin iktisat idaresinin aldığı kararların muvaffakiyete ulaşmasının önündeki en büyük pürüzler olduğu uzmanlarca lisana getiriliyor.
KAYNAK: HABERTÜRK