celikci
New member
Laparoskopik ,diğer ismiyle “kapalı” teknikle yapılan ameliyatlar giderek artıyor. Hatta açık ameliyattaki cerrahi tekniğin birebiri yapılabildiği sürece ameliyatların “kapalı” yapılması değerle tavsiye ediliyor.
Artık genel cerrahi alanında safra kesesi taşı, kasık fıtığı, göbek fıtığı, ameliyat yeri fıtığı , karaciğer kistleri,dalak ameliyatları, ince ve kalın barsak ameliyatları ,kalın barsak ve rektum kanserleri, mide kanserleri , acil olarak gerçekleştirilen safra kesesi iltihaplanması, apandisit ,mide delinmesi üzere ameliyatları kapalı yolla ve hatta yalnızca göbek deliği yahut tek delik kullanarak gerçekleştirebiliyoruz. Ayrıyeten standart laparoskopi ile yapılması güç olan kanser ameliyatları da robotik cerrahi yardımıyla kapalı usulle yapılabiliyor.
Laparaskopinin açık tekniğe nazaran biroldukca avantajı bulunmaktadır. Bunlar; ameliyat daha sonrası daha az ağrı duyma, daha erken taburcu olma ve güzelleşme ile günlük aktivitelere daha erken başlama ve ciltte iz bırakmamasıdır. Tüm bu avantajlarından dolayı laparoskopinin geleceğin cerrahisi olacağına inanıyoruz.
Tüm kanser çeşitlerinde olduğu üzere kalın barsak ve rektum kanserlerinde de kemoterapi ve radyoterapiye erken başlanması yaşamsal kıymete sahip. Laparoskopik metotla uygulanan operasyonlarda hastanın güzelleşme müddetinin açık ameliyata göre fazlaca süratli olacağı için kemoterapi yahut radyoterapi gereken hastalarda düzgünleşme mühleti beklenmeden bu tedavilere daha erken başlama bahtının arttırmaktadır. Açık yapılan kanser ameliyatlarında ise hastaların karnında 15-20 cm’lik kesiler yapılıyor ve ameliyat daha sonrası bu kesilerin güzelleşmesi 15-20 günü bulabiliyor. Bu niçinle hastaların tedaviye başlamaları gecikiyor. Bunun bilakis kapalı teknikte tedaviye 1 hafta ortasında başlanabiliyor.
Laparaskopik yollarda en değerli nokta cerrahın tecrübesidir. Yazının başında da belirttiğim üzere cerrah açık metotta uyguladığı cerrahi prensipleri kapalı sistemle de yapabiliyosa kapalı tekniği tercih etmelidir.
Her hastaya inançlı ve Laparaskopik ameliyatlar diliyorum…
Artık genel cerrahi alanında safra kesesi taşı, kasık fıtığı, göbek fıtığı, ameliyat yeri fıtığı , karaciğer kistleri,dalak ameliyatları, ince ve kalın barsak ameliyatları ,kalın barsak ve rektum kanserleri, mide kanserleri , acil olarak gerçekleştirilen safra kesesi iltihaplanması, apandisit ,mide delinmesi üzere ameliyatları kapalı yolla ve hatta yalnızca göbek deliği yahut tek delik kullanarak gerçekleştirebiliyoruz. Ayrıyeten standart laparoskopi ile yapılması güç olan kanser ameliyatları da robotik cerrahi yardımıyla kapalı usulle yapılabiliyor.
Laparaskopinin açık tekniğe nazaran biroldukca avantajı bulunmaktadır. Bunlar; ameliyat daha sonrası daha az ağrı duyma, daha erken taburcu olma ve güzelleşme ile günlük aktivitelere daha erken başlama ve ciltte iz bırakmamasıdır. Tüm bu avantajlarından dolayı laparoskopinin geleceğin cerrahisi olacağına inanıyoruz.
Tüm kanser çeşitlerinde olduğu üzere kalın barsak ve rektum kanserlerinde de kemoterapi ve radyoterapiye erken başlanması yaşamsal kıymete sahip. Laparoskopik metotla uygulanan operasyonlarda hastanın güzelleşme müddetinin açık ameliyata göre fazlaca süratli olacağı için kemoterapi yahut radyoterapi gereken hastalarda düzgünleşme mühleti beklenmeden bu tedavilere daha erken başlama bahtının arttırmaktadır. Açık yapılan kanser ameliyatlarında ise hastaların karnında 15-20 cm’lik kesiler yapılıyor ve ameliyat daha sonrası bu kesilerin güzelleşmesi 15-20 günü bulabiliyor. Bu niçinle hastaların tedaviye başlamaları gecikiyor. Bunun bilakis kapalı teknikte tedaviye 1 hafta ortasında başlanabiliyor.
Laparaskopik yollarda en değerli nokta cerrahın tecrübesidir. Yazının başında da belirttiğim üzere cerrah açık metotta uyguladığı cerrahi prensipleri kapalı sistemle de yapabiliyosa kapalı tekniği tercih etmelidir.
Her hastaya inançlı ve Laparaskopik ameliyatlar diliyorum…