DEİK’ten kur açıklaması: Ekonomik göstergelerimiz olumlu Dış Ekonomik Bağlar Heyeti (DEİK) İdare Konseyi, kur piyasasındaki hareketliliği kıymetlendirmek üzere özel gündemle toplandı.
DEİK İdare Şurası, toplantının akabinde yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“DEİK İdare Konseyi olarak, kur piyasasında yaşanan çok hareketlilik ve bunun ekonomimize olumsuz tesirlerini pahalandırmak üzere toplandık. Yaşanan ortamdan iş dünyasının etkilenmemesi mümkün değildir. Olayın seyrini ve mevcut ekonomik bilgilerimizi birlikte ele aldığımızda, bu hareketliliğin, yalnızca faiz indirimine ve yapılan açıklamalara bağlanmasının mümkün olmadığını, sığ ve rasyonel olmayan gelişmelerle piyasada büyük ve ekonomik gerçekliliklerle bağdaşmayan bir hareketliliğin oluşturulduğunu değerlendirdik.”
Zorlukların olduğu vurgulanan açıklamada, “Bunları görmezden gelemeyiz. İş dünyası olarak, daha fazla yatırım ve ticaret için ne yüksek faiz ne de yüksek kur seviyesini dilek ederiz. Dileğimiz, öngörülebilir bir tablonun olmasıdır. Beklentimiz, bu hareketliliğin kısa vadede kalması, orta ve uzun vadede ise; büyümenin, üretimin, ihracatın ve istihdamın öngörülebilir bir biçimde devamının sağlanmasıdır.” tabirleri kullanıldı.
DEİK açıklamasında, 2018’de de benzeri bir durumun yaşandığı hatırlatılarak, “Yaşadığımız emsal tablodan daha sonra olduğu üzere, makul bir müddetçte durumun denetim altına alınıp olağan düzeylerine getirilebileceğine ve istikrara kavuşacağına inanıyoruz. Bu tespitlerin devamında, görmezden gelemeyeceğimiz ve kurdaki çok hareketliliği doğrulamayan epeyce net olumlu ekonomik göstergelerimiz var. Devletimizin imkanları çerçevesinde sağladığı takviyelerin de yardımıyla, salgın şartlarına karşın işini askıya almayan Türk iş dünyasının uğraşıyla, bugüne kadar ki sürecin başarılı bir biçimde yönetildiği hepimizin malumu.” değerlendirmesi yapıldı.
Açıklamada, tüm dünyanın hayli güç bir müddetçten geçtiği bu vakitte, Türkiye’de yapılanlara ait, şunlar kaydedildi:
“Tedarik zincirlerimizi hiç kopartmadan içeride ve dışarıda piyasaların talebini karşıladık ve hem pazar hissemizi birebir vakitte muhataplarımızda inancımızı artırdık. Kapasite kullanım oranımız son 3 yılın en yüksek düzeyi olan yüzde 80’lere ulaştı. Yılın birinci yarısında sanayi üretimimizdeki büyüme yüzde 25’e ulaştı. GSYH ortasındaki sanayi üretiminin hissesi yüzde 21 düzeyine geldi. Yılın birinci yarısında net dış ticaret ve yatırım, büyümenin yarısından fazlasını oluşturdu. Turizm alanında, dünyadaki olumsuz tabloya karşın yaşanan olumlu gelişmeler hepimizin yüzünü güldürüyor. Salgına karşın birinci 10 ayda gelen turist sayısı 25 milyona yaklaştı. Salgın şartlarına karşın ekonomimiz istihdam yaratmaya devam etmektedir. Son 4 çeyrektir makine ve teçhizat yatırımları yüzde 30’un üzerinde yıllık büyüme gösterdi. Bu, talebin arttığını ve bundan daha sonraki günlerde de üretimimizin artacağının göstergesidir. İhracatımızdaki rekor artışlarla, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83’e yükseldi. Bu datalar ışığında hepimize düşen, bu performansı sürdürülebilir kılmak ve daha üst düzeylere taşımaktır.”
İrtibatın, hem iktisat siyasetlerinin oluşturulmasında ve uygulanmasında tıpkı vakitte yatırım ve tüketim kararlarında en değerli araç olduğu belirtilen açıklamada, iktisadın yarısının kurallardan, yarısının ise beklenti idaresinden oluştuğu aktarıldı. DEİK açıklamasında, bireyler ve kurumların beklentilerine göre harcama, yatırım yahut tasarruf yaptıkları kaydedilerek, şu tabirlere yer verildi:
“Piyasaların muhtaçlığı; mevcut tablonun gerçekliğini yansıtan, ileriye yönelik olası tabloyu da rasyonel biçimde ortaya koyan yol haritaları ile her insanın muhtaçlığı olan itimadın verilmesidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve Türkiye İştirak Bankaları Birliği’nin (TKBB) bir ortaya gelerek mevzuyu istişare etmeleri ve proaktif iş birliği iletisi vermelerini bedelli buluyoruz. Türkiye iktisadı, yurt dışı ile entegre bir yapıda olduğu için, yurt ortasındaki gelişmeleri yurt haricindeki gelişmelerle birlikte kıymetlendirme gereği de vardır. Bugün tüm dünyada enflasyon, beklentilerin ve geçmiş on senelerdaki trendin fazlaca ilerisinde artmaktadır. Buna karşın, sebepleri ve her ülkenin kaideleri kendi ortasında farklı olsa da; Suudi Arabistan, Endonezya ve Çin dışındaki önde gelen ülkelerin, negatif gerçek faiz verdiğini de dikkatle tahlil etmemiz gereklidir. Sonuç olarak, geçmişte olduğu üzere, beraberliğimiz ve başa çıkma kabiliyetimizle bir daha ve bir daha üstesinden geleceğimize inanıyoruz.”
KAYNAK: AA
DEİK İdare Şurası, toplantının akabinde yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“DEİK İdare Konseyi olarak, kur piyasasında yaşanan çok hareketlilik ve bunun ekonomimize olumsuz tesirlerini pahalandırmak üzere toplandık. Yaşanan ortamdan iş dünyasının etkilenmemesi mümkün değildir. Olayın seyrini ve mevcut ekonomik bilgilerimizi birlikte ele aldığımızda, bu hareketliliğin, yalnızca faiz indirimine ve yapılan açıklamalara bağlanmasının mümkün olmadığını, sığ ve rasyonel olmayan gelişmelerle piyasada büyük ve ekonomik gerçekliliklerle bağdaşmayan bir hareketliliğin oluşturulduğunu değerlendirdik.”
Zorlukların olduğu vurgulanan açıklamada, “Bunları görmezden gelemeyiz. İş dünyası olarak, daha fazla yatırım ve ticaret için ne yüksek faiz ne de yüksek kur seviyesini dilek ederiz. Dileğimiz, öngörülebilir bir tablonun olmasıdır. Beklentimiz, bu hareketliliğin kısa vadede kalması, orta ve uzun vadede ise; büyümenin, üretimin, ihracatın ve istihdamın öngörülebilir bir biçimde devamının sağlanmasıdır.” tabirleri kullanıldı.
DEİK açıklamasında, 2018’de de benzeri bir durumun yaşandığı hatırlatılarak, “Yaşadığımız emsal tablodan daha sonra olduğu üzere, makul bir müddetçte durumun denetim altına alınıp olağan düzeylerine getirilebileceğine ve istikrara kavuşacağına inanıyoruz. Bu tespitlerin devamında, görmezden gelemeyeceğimiz ve kurdaki çok hareketliliği doğrulamayan epeyce net olumlu ekonomik göstergelerimiz var. Devletimizin imkanları çerçevesinde sağladığı takviyelerin de yardımıyla, salgın şartlarına karşın işini askıya almayan Türk iş dünyasının uğraşıyla, bugüne kadar ki sürecin başarılı bir biçimde yönetildiği hepimizin malumu.” değerlendirmesi yapıldı.
Açıklamada, tüm dünyanın hayli güç bir müddetçten geçtiği bu vakitte, Türkiye’de yapılanlara ait, şunlar kaydedildi:
“Tedarik zincirlerimizi hiç kopartmadan içeride ve dışarıda piyasaların talebini karşıladık ve hem pazar hissemizi birebir vakitte muhataplarımızda inancımızı artırdık. Kapasite kullanım oranımız son 3 yılın en yüksek düzeyi olan yüzde 80’lere ulaştı. Yılın birinci yarısında sanayi üretimimizdeki büyüme yüzde 25’e ulaştı. GSYH ortasındaki sanayi üretiminin hissesi yüzde 21 düzeyine geldi. Yılın birinci yarısında net dış ticaret ve yatırım, büyümenin yarısından fazlasını oluşturdu. Turizm alanında, dünyadaki olumsuz tabloya karşın yaşanan olumlu gelişmeler hepimizin yüzünü güldürüyor. Salgına karşın birinci 10 ayda gelen turist sayısı 25 milyona yaklaştı. Salgın şartlarına karşın ekonomimiz istihdam yaratmaya devam etmektedir. Son 4 çeyrektir makine ve teçhizat yatırımları yüzde 30’un üzerinde yıllık büyüme gösterdi. Bu, talebin arttığını ve bundan daha sonraki günlerde de üretimimizin artacağının göstergesidir. İhracatımızdaki rekor artışlarla, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83’e yükseldi. Bu datalar ışığında hepimize düşen, bu performansı sürdürülebilir kılmak ve daha üst düzeylere taşımaktır.”
İrtibatın, hem iktisat siyasetlerinin oluşturulmasında ve uygulanmasında tıpkı vakitte yatırım ve tüketim kararlarında en değerli araç olduğu belirtilen açıklamada, iktisadın yarısının kurallardan, yarısının ise beklenti idaresinden oluştuğu aktarıldı. DEİK açıklamasında, bireyler ve kurumların beklentilerine göre harcama, yatırım yahut tasarruf yaptıkları kaydedilerek, şu tabirlere yer verildi:
“Piyasaların muhtaçlığı; mevcut tablonun gerçekliğini yansıtan, ileriye yönelik olası tabloyu da rasyonel biçimde ortaya koyan yol haritaları ile her insanın muhtaçlığı olan itimadın verilmesidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve Türkiye İştirak Bankaları Birliği’nin (TKBB) bir ortaya gelerek mevzuyu istişare etmeleri ve proaktif iş birliği iletisi vermelerini bedelli buluyoruz. Türkiye iktisadı, yurt dışı ile entegre bir yapıda olduğu için, yurt ortasındaki gelişmeleri yurt haricindeki gelişmelerle birlikte kıymetlendirme gereği de vardır. Bugün tüm dünyada enflasyon, beklentilerin ve geçmiş on senelerdaki trendin fazlaca ilerisinde artmaktadır. Buna karşın, sebepleri ve her ülkenin kaideleri kendi ortasında farklı olsa da; Suudi Arabistan, Endonezya ve Çin dışındaki önde gelen ülkelerin, negatif gerçek faiz verdiğini de dikkatle tahlil etmemiz gereklidir. Sonuç olarak, geçmişte olduğu üzere, beraberliğimiz ve başa çıkma kabiliyetimizle bir daha ve bir daha üstesinden geleceğimize inanıyoruz.”
KAYNAK: AA